Okul Müdürümüz Cafer İZMİRLİ'nin 18 Mart Çanakkale Zaferi Mesajı

Okul Müdürümüz Cafer İZMİRLİ'nin 18 Mart Çanakkale Zaferi Mesajı

Okul Müdürümüz Cafer İZMİRLİ'nin 18 Mart Çanakkale Zaferi Mesajı

18.03.2022 432

Okul Müdürümüz Sayın Cafer İZMİRLİ'´nın 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Zaferi'nin 106. Yıl dönümü mesajı

Bugün 18 Mart 2021. Çanakkale Zaferinin 107.yıl dönümü.

Çanakkale bir ölüm kalım savaşıdır. Çelikten bir saldırıya karşı etten ve kemikten bir savunmadır. Ülkenin her köyünden, her dağ başından kopup gelen ana kuzularının arslanlaştığı yerin adıdır Çanakkale.  

İtilaf devletlerinden oluşan, Mehmet Akif'in: Kimi Hindu, Kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela diye nazımlaştırdığı, sayı ve teçhizat bakımından Türk ordusundan kat kat üstün olan kuvvetler, Anadolu insanının Hürriyet, İstiklal, Namus ve Şeref gücü karşısında adeta erimişler ve hasta adamı ortadan kaldırabilmek için giriştirdikleri amansız mücadelelerinde başarısız olmuşlardır.

 

Çanakkale boğazını gemilerle geçemeyeceklerini anlayan düşman kuvvetleri, 25 Nisan 1915 günü karadan çıkarma yapmaya başlamışlardır. Böylesi bir günde cephanesi biten askerlerine karşı 19. Tümen Komutanı Mustafa Kemal -Süngü tak- emrini vererek yıllarca Türk Milletinin hafızasından silinmeyecek olan "Ben size taarruzu emretmiyorum. Ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka kuvvetler ve başka komutanlar geçebilir." sözlerini söylemiştir. Böylece o güne kadar tarihin yaşanmış en büyük siper savaşı başlamış ve uzun süren mücadeleler sonrasında ise bu gün Anadolu topraklarında bağımsız olarak yaşamamızı sağlayacak olan büyük bir zafer kazanılmış ve parlak umutlarla karaya ayak basan birleşik düşman ordusu 1916 kışında bozguna uğrayarak çekip gitmek zorunda bırakılmıştır.

 

Çanakkale savaşları kadar bir harbin sonucu üzerinde etkili olmuş ve bir milletin alın yazısını belirtmiş bir olaya tarihte pek az rastlanır. İtilaf devletlerinin bütün imkanlarını kara-deniz hatta hava işbirliği ile bir araya getirip saldırdığı Çanakkale'miz, iptidai bir şekilde tahkim edilmiş olmasına rağmen yapılan savunma Türk'ün kahramanlığının ve manevi gücünün bir şahnamesi olmuştur.

 

1956´da Avustralya´da düzenlenen müsabakaya giden güreş milli takımın kafile başkanı Vehbi Emre anılarında, Avustralya´ya vardıklarında orada bir ailenin kendilerini ısrarla evlerine yemeğe davet ettiğini anlattığını söyledi. Yemeğin sonunda orada bulunan Çanakkale Savaşı´na katılmış bir Avustralyalı Vehbi Emre´ye şunları anlattı: "İngilizler, 17 yaşındayken beni askere alıp Çanakkale´ye gönderdiler. Bir akşam şiddetli bir çatışmada bir Türk askeri ile karşı karşıya geldim ve süngüsünü göğsümde hissettim. Tam artık her şey bitti, öldüm herhalde diye düşünürken Türk askerinin bana bağırarak geri, arka tarafı göstererek bizim siperleri işaret ettiğini gördüm. Hemen toparlanıp siperime geri döndüm. Oradaki tercümana Türk askerinin ne söylediğini sordum. Tercüman bana Türk askerinin ´Be çocuk, burası er meydanı. Senin ne işin var burada? Haydi, git yerine´ diye bağırdığını söyledi."

 

Çanakkale´de bunlar gibi o kadar çok ibretlik hadise yaşanmıştır, bunların anlatılması, konuşulması günler sürer.

 

Onlar ölmeleri gereken yerde en ufak bir tereddüt göstermeden gülümseyerek ölüme gittiler.

 

Onlar, ana kucaklarını, baba ocaklarını bizim için feda ederek dönmemecesine uzak diyarlara yol aldılar.

 

Onlar, yepyeni bir cumhuriyete, kemiklerinden ve bedenlerinden yıkılmaz bir temel yaptılar.

 

Onlar, kendilerini öldürmeye gelenlere bile kucaklarını açıp insanlık dersi öğrettiler ve el ele verip

 

"Ey tüm dünyanın insanları işitin: Burası Çanakkale,

 

BURASI İNSANLIĞIN SAVAŞI YENDİĞİ YER!" dediler.

 

Onlara ölmeleri emredildi, hepsi birden, gözünü kırpmadan öldüler.

 

Ve onlar ölüme gülerek gittiler. Çünkü onlar şehittiler.

 

Çanakkale savaşı bir destandı. Ve bu destanı Darülfünun müderrislerinden İsmail Hakkı Bey şöyle açıklıyordu. "Çanakkale müdafaası yapılmış kazanılmıştır. Lakin vazife yalnız, askerler ve kumandanlar için bitmiştir. Bizim için başlamamıştır bile. Herkes bilsin ki; burada kanlarını akıtanlar, hep bu tarih, bu namus ve fazilet için öldüler. Onların kan borcunu ödemek lazımdır. Ressamlar levhalarını çizsinler, heykeltraşlar abidelerini ortaya koysunlar, muharrirler hikayelerini ve şairlerde destanlarını yazsınlar."

Sevgili gençler,

Çanakkale'ye muhakkak gidiniz. O savaşı iliklerinizde hissedeceksiniz. Gözleriniz yaşarmadan, ağlamadan da dönemeyeceksiniz. Ölümü önemsemeyen bu kahramanlar, bizim geleceğimize inandılar. Bu coğrafyada yaşayan bizlere güvendiler. Çanakkale'ye unutulmayacak bir işaret koydular. Ki kendimizi kaybetmeyelim diye.

Türk çocukları ecdadını tanıdıkça, ona sahip çıktıkça çok daha büyük işler yapacaktır. Medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi parlayacak ve tarih sayfalarına yine Türk adı ile yazacaktır.

Bu anlamlı günde başta Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşları olmak üzere, Çanakkale Zaferini kazanarak, vatanı ve bayrağı için şehit olan kahraman MEHMETÇİKlerimizi,  Malazgirt'ten günümüze kadar şehit olan tüm şehitlerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz, aziz ruhları şad olsun.

18-03-2022